Hasan Hüseyin Delen: Hayatıma Dokunan Öğretmen

Hasan Hüseyin Delen: Hayatıma Dokunan Öğretmen

Hasan Hüseyin Delen: Hayatıma Dokunan Öğretmen

Bir Öğretmenin Hayatıma Dokunuşu

Merhaba kıymetli okurlarım!
Bugün sizlerle hayatıma yön veren, bana sadece okumayı değil, insan olmayı öğreten bir öğretmenimden, Hasan Hüseyin Delen’den bahsetmek istiyorum.
O, benim için yalnızca bir eğitimci değil; hayatımın en karanlık döneminde elimi tutan, beni yeniden hayata inandıran bir ışık oldu.
Bazen bir öğretmen, bir cümlesiyle, bir sabrıyla öğrencisinin kaderini değiştirir.
Benim hikâyem de tam olarak böyle başladı.

Eğitimle Tanışmanın Zor Olduğu Yıllar

Ben görme engelli bir bireyim.
2005 yılına kadar Karaman’da görme engelliler için ne bir sınıf ne de özel bir okul vardı.
Yıllarca içimde “okumak” isteğiyle büyüdüm ama bu istek hep yarım kaldı.
Ta ki bir gün o haber gelene kadar:
“Karaman’a görme engelliler öğretmeni atanmış.”
O haberi duyar duymaz, annemle birlikte hiç düşünmeden Milli Eğitim İl Müdürlüğü’nün yolunu tuttuk.
Kalbim deli gibi atıyordu.
Belki de ilk kez “Ben de okuyabilirim,” demiştim içimden.
Ve işte o gün, öğretmenim Hasan Hüseyin Delen’le tanıştım.
Hayatımın en önemli dönüm noktasıydı.

Bir Öğretmenin İlk Dokunuşu

Karşımda duran kişi sadece bir öğretmen değildi; sanki yıllardır beni bekleyen bir yol göstericiydi.
Sesi yumuşak, bakışı güven vericiydi.
Benimle konuşurken yüzüme değil, kalbime hitap ediyordu.
O gün, ilk kez biri beni “eksiklerimle” değil, varlığımla kabul etti.
Kayıdımızı yaptırdık ve okula başladık.
Sınıfımız küçüktü, sadece beş kişiydik.
Ama o küçük sınıfta büyük bir umut vardı.
Öğretmenimizin sıcaklığı, bizlerin korkularını eritiyordu.

Boncuk Kasalarla Açılan Dünya

İlk gün bizi görme engellilerin kullandığı boncuk kasalarla tanıştırdı.
O kasalar bizim dünyaya açılan ilk penceremiz oldu.
Her boncuğa dokunduğumuzda bir kelimenin değil, bir umudun izini sürüyorduk.
Öğretmenimiz sabırla, defalarca anlatıyor; bir harfi yanlış yaptığımızda bile gülümseyerek yeniden öğretiyordu.
O anlarda yüzündeki gurur dolu ifadeyi hiç unutmam.
Bir öğrencisinin ilk kez kendi emeğiyle bir kelime okumasını izleyen bir öğretmenin gözleri… işte o, tarif edilemez bir andı.

Matematiği Dokunarak Öğrenmek

Bir süre sonra matematik derslerine geçtiğimizde, bizi küp taşlarla tanıştırdı.
Sayıların sadece yazıyla değil, dokunuşla da öğrenilebileceğini gösterdi.
Ellerimizle topluyor, çıkarıyor, bazen yanlış yapıyor ama her seferinde onun sesiyle yeniden cesaret buluyorduk.
“Görüyorsunuz, isteyince her şey mümkün!” derdi.
O söz, yıllar sonra bile kulağımdan silinmedi.

Kızgınlığın Altındaki Merhamet

Şunu da anlatmadan geçemem…
Bazen yapamadığımızda öğretmenimiz bize kızar, bağırırdı.
O anlarda çok korkardık. Küçüktük, neden kızdığını anlayamazdık.
İçimizden “Acaba bizi sevmiyor mu?” diye geçirirdik.
Ama zaman geçti, ben büyüdüm ve şimdi o kızgınlıkların her birinin ardında merhamet olduğunu biliyorum.
O, bizim pes etmememiz için kızardı.
Kızarken bile bize inanır, o inancıyla bizi yeniden ayağa kaldırırdı.
Bugün geriye dönüp baktığımda, içtenlikle söylüyorum:
İyi ki kızmış, iyi ki bağırmış.
Çünkü o sabır ve disiplin olmasaydı, ben bugün olduğum kişi olamazdım.

Sekiz Yıllık Bir Yolculuk

Ben görme engelliler sınıfına 2005 yılında başladım, 2012’de mezun oldum.
İlk beş yılımı özel sınıfta, son üç yılımı aynı okulda kaynaştırma öğrencisi olarak geçirdim.
Ama o son üç yılda da Hasan Hüseyin Delen öğretmenim desteğini hiç eksik etmedi.
Toplam sekiz yıl boyunca benimle yürüdü; bazen öğretmenim, bazen bir abi, bazen bir rehber oldu.
Lise, üniversite, hatta mezuniyet…
Hayatımın her döneminde, o hep yanımdaydı.
Aradı, sordu, yön gösterdi, yüreklendirdi.
Ben bugün kimsem, onun sayesinde oldum.
Çünkü o bana sadece okumayı, yazmayı değil;
ahlakı, güvenmeyi, sevgiyi, merhameti, adaleti, vicdanı ve dik durmayı öğretti.
Bana “Başarmak sadece görmekle değil, inanmakla olur” demişti.
Ve ben o sözü hayatımın pusulası yaptım.

Zamanın Eskitemediği Bir Bağ

Geçtiğimiz salı günü, yıllar sonra öğretmenimi ziyaret ettim.
O an, kalbim yine 2005’teki gibi çarptı.
Gözlerim doldu, sesim titredi.
O sınıf, o boncuk kasalar, o sabır dolu yıllar bir film şeridi gibi geçti gözümün önünden.
Bir an durdum ve içimden dedim ki:
“Öğretmenim, bana ne kadar kızarsanız kızın, artık biliyorum ki o kızgınlıklar boşa değilmiş.
Sizden hâlâ öğrenecek çok şeyim var.”

Son Söz: Hasan Hüseyin Delen Öğretmenime…

Bugün kimsem, neyi başarabildiysem; bunda en büyük pay, bir öğretmenin yüreğinden süzülen emektir.
Hasan Hüseyin Delen öğretmenim, bana bilgiyle birlikte hayatın anlamını da öğretti.
Sabrınız, sevginiz, rehberliğiniz ve inancınız için minnettarım.
Bu yazı sadece bir teşekkür değil;
Bir öğrencinin kalbinden, öğretmenine yazılmış bir vefa yazısı.
Ve biliyorum ki, her öğrencinin hayatında bir Hasan Hüseyin Delen vardır.
Ona rastlayanlar, sadece okumayı değil; insan olmayı da öğrenir.
Bundan sonra da sizin açtığınız yolda, azim ve kararlılıkla yürümeye devam edeceğim.