UMUDA VE DESTEĞE SUSAMIŞ BİR YÜREK
içimden yükselen bir çığlık olarak yazıyorum. Bu, bir isyan değil; yılmışlığın, yorulmuşluğun ama hâlâ tükenmemiş umudun ifadesidir. Kalem elimde değil, yüreğimde… Ve her harf, bir parça kırılmışlığı, bir parça direnişi taşıyor.
Umutluyuz şükür.
Sabaha umutla uyanmıştım. İçimde küçük bir sevinç, “Belki bu kez olur” diyordum. Ama olmadı. Yine olmadı. Hayat, bana bir kez daha sırtını döndü. Sanki neye elimi atsam elimde kalıyor. Çalışmak istiyorum, başvurular yapıyorum, ama her defasında önüme aynı duvar örülüyor. Hep aynı cümleler:
“Sen görme engellisin.”
“Seni alırsak fazladan para vermemiz gerekir.”
“Biz daha çok palet taşıyacak, temizlik yapacak birini arıyoruz.”
“Seni alırsak masa başına koymamız lazım, o pozisyon dolu.”
İnanın bu sözleri işitmek, sadece hayallerimi değil, onurumu da örseliyor. Beni sadece gözlerime indirgemek, aklımı, emeğimi, yeteneklerimi yok saymak demektir.
Ben bir engelli bireyim, evet. Ama aynı zamanda üç üniversite bitirmiş bir bireyim. Radyocuyum. Yazarım. Üreticisiyim. Yazdığım her satırı klavyede tıkır tıkır yazıyor, ekran okuyucu programımla düzenliyorum. Noktasına, virgülüne kadar kendim koyuyorum. Yazılarımı yayımlıyor, blogumda paylaşıyorum. Yani evet, görme engelliyim ama çalışabilirim.
Beni farklı kılan, gözlerimin görmemesi değil; hayata karşı susmayan inancımdır. Ben bu şehirde bir değerim. Karaman’da doğdum, Karaman’da büyüdüm. Bu toprakların çocuğuyum. Ama yıllardır Karaman bana kucak açmadı. Şu koskoca şehirde bir Ahmet Çabıtçı’ya yer bulunamaması neyle açıklanabilir?
Yalnızca övgü istemiyorum. “Sen çok başarılısın, aferin” sözleri bana iş kazandırmıyor. Ben alkış değil, el istiyorum. Yanımda duran bir omuz, yolumu açan bir el, bana güvenen bir işveren arıyorum. İnanın, fazla değil.
Ve şimdi açık açık seslenmek istiyorum:
Sayın Valimize,
Sayın Belediye Başkanımıza,
KGRT Gazetesi, Karaman Gündem, Karaman Postası, Karaman Haber, Karamandan, İbrala Haber ve tüm yerel basın mensuplarına…
Ben Ahmet Çabıtçı’yım. Siz beni az çok tanıyorsunuz. Yazdım, çizdim, katkı sundum. Ama artık sadece “duyduk”, “görüyoruz” demeniz yetmiyor.
Artık “Ahmet Çabıtçı da bir yere yerleşmeli” deme zamanıdır.
Ben sosyal medyada yazıyorum, anlatıyorum. Ama sadece 100–200 kişi görüp geçiyor. Neden kimse paylaşmıyor? Neden kimse destek olmuyor?
Bu suskunluk daha ne kadar sürecek?
İnsanlar neden susuyor? Neden görüp de sessiz kalıyor?
Ben yanarken, siz ne kadar daha duymazlıktan geleceksiniz?
Şunu unutmayın:
Sessiz kalmak da bir tercihtir.
Ve bazen bir insanın yok sayılması, açıkça reddedilmesinden daha çok acıtır.
Ama ben yılmayacağım.
Yazmaya devam edeceğim.
Gazetelerde, kişisel web sitemde, sosyal medyada sesimi duyurmaya devam edeceğim.
Siz beni duyuncaya ve bir işe yerleşinceye kadar susmayacağım.
Ve bir şey daha…
Farkında mısınız? Ben bu yazıyı yazabiliyorum.
Düzenleyebiliyorum.
Yayımlayabiliyorum.
Ortada engel yok!
Yolumu açan ekran okuyucu sesli programımla her şeyi kendim yapıyorum.
Tek ihtiyacım olan, bana güvenmeniz.
Son sözüm şu:
Haydi gelin…
Gelin birlikte olalım.
Bu mücadelemde siz de yanımda olun.
Birlikte başaralım.
Birlikte ses getirelim.
Bu sadece benim değil,
Görmezden gelinen herkesin mücadelesidir.
öneri ve görüşlerinizi bekliyorum.
saygılarımla: ahmet çabıtçı.